restoran tavsiyeleri

Salı

Garga'da pazar ...




Ocak . Yerküre konumu gereği , aslında Istanbul'da kış ; ama mevsim pek ılımlı hallerinde... Az buçuk sıkı giyinip güneşe nazır oturmak bile mümkün. Boğaz nasıl da cıvıl cıvıl ; kenarında, karşısında, yamacında , bucağında ... yani , bir yerlerinde kıvrılmamak adeta günah .

Garga . Arnavutköy'deki kazıklı yolun üstünde. Keyiflenmenin suyunu çıkatırcasına rahat minderli kanepeler , pazar gezmesine çıkmış bulutların altına serilmiş . "Üşürüm " diyenler için , kat kat sıcak mekan binanın içinde .
Renkler ve hatta pencereden süzülen gölgeler bile sımsıcak.


Kahvaltı tabağında peynir çeşitleri, şık sunumlu ... Domates , zeytinyağı yatağında.. Bal , reçel , zeytin ... Ekmek sepetinde çeşit çeşit sıcak ekmek ve hatta simit... Ortaya otlu omlet, menemen , göz yumurta ve hatta tost .

Gerçi biraz pahalı ... Neredeyse 40 ytl (kişibaşı) ve alt tarafı kahvaltı .

Ama arasıra keyfinizi de şımartmak lazım , öyle değil mi ...

yazanNino at 6.3.07 0 yorumlar

müzeyyen ...



Arnavutköy'de ...
Akmerkez'in Paper Moon köşesinden denize doğru akarken hani yol, sahile az kala dar ince bir yokuş üzerinde seyredersiniz , eski ahşap yapıların arasından . Solda Eğlence Sokak, köşede beyaz ahşap bir bina . Giriş katında Müzeyyen . Henüz tabelası yok , civarda pek bilen de yok .

İlk bakışta , Atina'nın modernleştirilmiş tavernaları ile Nişantaşı'nın yeni butik bistroları karışımı ...
Beyaz ve temiz , aynı zamanda sıcak ve rahat .

Fonda Müzeyyen ve arkadaşları ve bazen misafirleri . Hiç kulak tırmalamadan ... Meğer ne güzelmiş eski nağmeler. Meğer çoğu ezberimize kazınmış , biz farkına varmadan ...

Mezeler, hem bildik hem farklı ... Patlıcan salatası da var ahtapotun yahnisi de. "Pirüşlü ne ola ki?" demeye kalmadan , bir başka tabakta lahana sarmanın tanışıklığı sarıyor sofrayı. Soğukları ve sıcakları ile atıştırmalıklar daha cazip , ana yemekler ismen pek çekmiyor sanki . İncir tatlısının lor'u fazla tuzlu ama dondurmalı irmik helvası tapınmalık.

Hani rakı içmek lazımdır ; ama Yakup'a uzanmak çok vakit ...
Bizbize dipdipe biraz sohbet , biraz ılık keyif gerekli ...
İşte o haller için biçilmiş kaftan .
Ahali düzgün. Servis uygun ; eksikleri, fazladan bardak , çanak .
Yediğinize içtiğinize bakar elbette ancak ortalamada Yakup'un yaklaşık birbuçuk katı kadar da hesap.

Beyazgül Cad., Eğlence Sokak No 8, Arnavutköy
Tel. (212) 2650987
yazanNino at 6.3.07 0 yorumlar

Cuma

Floransa... Öğle yemeği vakti...


Floransa'ya daha önce ayak basmak kısmet olmamış; üstelik bu sefer de vaktiniz kısıtlı. Roma kökenli bir gidiş/dönüş tren biletiniz var cebinizde sadece , bir de onlarca restoran adresi . Garından sokaklarına salıverdiğinizde kendinizi bu tarih kokan şehirde , ilk hedefiniz Duomo elbette; ama aç karnına da olmaz ki.

Çok sıcak yaz günlerine denk geldiğinden midir, özene bezene listelediklerinizin tembelliğinden midir bilinmez, anlı şanlı restoranların çoğu öğle yemeği saatlerinde kapalı.

'Ne çıkarsa bahta' misali sokaklarda avarelerken , hatırı sayılır gezi dergilerinden alıntılarla süslü bir cam kapıya göz ilişir . Siyah beyaz fotokopi sayfalarında MARIO , pek methedilmiş. Binanın hemen yamacına iliştirilmiş oturma düzenine kaçak bir bakış atılır ve adeta bir travma yaşanır. Görüntü (aslına sadık kalınarak tarif edilirse), aynen şöyle : Plastik sandalyeler, üzerlerine yığılmış şişko ve paçoz turist kavimi , galonlarca bira tüketilmekte, yemek olarak masalarda pizza ve patates kızartması . Hayal kırıklığı içinde, "ayıp ama" diye sitem etmeye dönülür cam kapının önüne . Meşhur Mario'nun , meğer daracık kapının ardında olduğu ancak o son dikkatli süzüşte anlaşılır .

Foto: tastingmenu.com/restaurants/italy/default.htm#Trattoria_Mario


Pötikare örtü serili kare masalar. Görünürde iskemle yok, masaların altında boş tabureler. Yemek zevkine, sohbet keyfini eklemiş kalabalık oturmuş bile .

Yer gösteren birini göremeyince, boş bir masaya yerleşir gibi yaptınız . Olmaz ! Yan masada boş yer var, garson hanım kızlarımızdan birinden bir uyarı aldınız. Mecburen kalktınız; yüzünüz hafif kızarmış, komşunuzun karşısına kuruldunuz , “kusura bakmayın, buraya oturmamı söylediler” gibi Ingilizce bir kaç geveleme ile. Eski yan komşunuz ,yeni sofra arkadaşınız , tek kelime İngilizce bilmeyen bir inşaat işçisi de olabilir , sizin yeri geldiğinde kemkümlediğiniz dilin ilmini yazmış bir akademisyen de ; İtalya'daysanız, ilk bakışta kesinlikle bilemezsiniz.

Zerafatle masanıza sunumu yapılan bir mönü yok . Sizden önce ve de vakitlice yerini almış müşteri siparişlerinden arda kalan ne yemek var ise , tahtada yazılı. İtalyanca bilmiyorsanız , sofra arkadaşınız ile iyi geçinmenin işte tam sırası .

Toskana usulü bir salata ve Ragu varmış sadece, olsun. Umulanın hayali, bulunanın değerine ulaşamaz , unutmayın. Salata aslında vasat , ama Ragu’nun hamuru da sosu da bölgeye has ve pek özel . Ortam çok hareketli ve neşeli - adeta gurme sınıfı bir esnaf lokantası .

7 euro ödediniz; hem karnınız doydu , hem devrim zamanı ülkelerinden göç ederken, bir vakit Üsküdar’da yaşamış İran’lı ailenin Amerika’da master yapmış ama huzuru Floransa dışında kendi pizza dükkanını açarak bulmuş , damak zevki kuvvetli oğlu ile tanıştınız .


Trattoria Mario , Via Rosina, 2/R, (Piazza Mercato Centrale), Floransa, İtalya. (Tel : +39 -055- 218550)

Foto: İnanmıyorsanız, bir de başkalarını okuyun

http://www.tastingmenu.com/restaurants/italy/default.htm#Trattoria_Mario

yazanNino at 15.12.06 0 yorumlar

Köfteci Mustafa

Karasu'dan dönüşte , "meşhur ıslama köfteci nerede?" diye sora sora bulmuştuk .
Dayım , hele bir email ortamında göndermeyi öğrensin onun makinesine nasip olan fotoğrafları, söz size de göstereceğim. Şimdilik , yazdıklarımı hayal etmekle yetineceksiniz .

Ve resimler ... Sonunda geldiler

Doğum yılı : 1912 .
Doğum yeri : Adapazarı .
Derken bir deprem : 1947 .
Dükkanın , yaralarını sarması ve hayata tekrar dönüşü : 1951.

Çerçevesinde "1951" kazılı ayna , 1958 yapımı bir radyo ve Mustafa'nın ismi ve resmi kalmış dükkanda bugüne yadigar. Rivayete göre yeğen uğramakta zaman zaman . Ötesi, 1965 yılından bu yana tezgahın başındaki ustanın marifetinde .

100 kuruşmuş bir porsiyon köfte o vakit . Bugün bile müşteriden alınan sipariş , ızgaranın başındaki ustaya "yüz" "iki yüz" ya da "buçuk"lu hanelerle iletilmekte o yüzden .

Mekan her daim dolu .
Kömür ateşinde pişmiş mercimek çorbası ve kuru fasulye, bakır tencereleri içinde pek davetkar . Ancak, öncelik "ıslama köfte"nin elbet.

Domatesli sos ile ıslanmış, ızgarada bir cızbız'a uğramış bayat ekmek dilimleri ...
Yanında bir kaç domates dilimi ...
Acısından , kısasından ve yeşilinden bir sivri biber ...
Tek lokmalık köfteler , gerçekten de "kuruş" kadar ufak...
Yanında piyaz , olmazsa olmaz .

Islama ekmek : gereğinden bol .
Genel olarak lezzet : yerinde .
Servis : çok dakik .
Güleryüz : temkinli .
Mekan : mutlaka bu hali korunmalı .
Hesap : biraz Istanbul esintili , en usturuplusu bile ortalama 15 ytl/kişi.

Meşhur Köfteci Mustafa
Sakarya Caddesi , No 42 , Adapazarı . Tel : (264) 2779893.
Yolu düşenlere, nostaljik bir tavsiye .


Kasım 2006
yazanNino at 15.12.06 0 yorumlar

Perşembe

Portekiz ...

Lizbon


Chiado meydanlarından birinde, kızgın güneşe aldırış etmeksizin bir öğlen yemeği keyfi yapmak için Teatro Nacional de Sao Carlos (Largo Sao Carlos, No.2 , Tel 91/6892285) ideal.
Eli yüzü düzgün ve hali tavrı yerinde Lizbon’luların tercih ettiği mekanın zengin mönüsünden “roka sosunda fener balığının” veya “karidesli pennetinenin” tadına bakabilirsiniz. Elbetteki buz gibi Vinho Verde eşliğinde.
Harika bir servis ve bir fincan kahve ile 22€/kişi.




***

Algarve

Algarve'in belki en pahalı ancak aynı zamanda da en iyi restoranlarından biri Portimao'daki Rei das Parias . (Praia dos Caneiros, Ferragudo - Tel 351 282 461006) .
Izgara balığı bile ekmek bandıracak kıvamda sunan mekan , doğrusu hem ününü hem de parasını hak ediyor (~30€ /kişi).

Rei das Praias mutlaka'ları :

***

Quinta do Lago plajının hemen yanıbaşındaki Gigi Praia (Praida da Quainta do Lago, Almancil, Tel 351 964 045178) , sadece öğle yemekleri için açık.

Gigi’de mutlaka sürahi ile servis ettikleri soğuk beyaz sangria (beyaz şarap, şampanya,nane, limon ve portakal ile yapıyorlar) eşliğinde bekleyin yemeğinizi. Şarap ve sarımsak sosunda midye, mekanın mutlakalarından ancak mönünün günlük olarak değişiyor olmasına da hazırlıklı olun .

Fonda ‘Nesun Dorma’nın nefes kesen tınıları, sarı şemsiyelerin yaydığı dingin ışık ve yaşamdan keyif alan insanlarla çevrili bir ortamda yemek yemenin bedeli kişi başı 20-25€ .

Foto : Güliz Özbek

Temmuz 2006

yazanNino at 17.8.06 0 yorumlar